Hayvan Hakları
İnekler acı çekebilen hissedebilir canlılardır, dolayısıyla
insanların onları kullanma ve onlara kötü muamele etmek gibi bir hakları
yoktur. Ne kadar iyi şartlarda bakılrsa bakılsın, bir başka canlının sütüne el
koymak onun özgür olma hakkını ihlal etmek anlamına gelir –tüm yaşamını
serbestçe dolaştığı yeşil bir merada geçirse bile.
Fabrika Çiftçiliği
Pek çok insan eğer inekler insani muamele görüyorlarsa süt
içmenin bir sorun teşkil etmediği kanısındadır. Ancak fabrika çiftçiliği pratiklerine
bakarsanız, ineklerin yaşamlarının yemyeşil meralarda geçmediğini de
görürsünüz. Yalnızca bir kova alıp, ellerini kullanarak süt sağan çiftçilerin
devri kapanalı çok oldu. Artık süt, meme iltihabına yol açan süt sağma makineleriyle
elde ediliyor. İnekler, süt üretebilmeleri için doğurganlık çağına ulaşır
ulaşmaz yapay yollarla dölleniyor. İnekler yaklaşık dört yaşına gelince, yani
bu doğurma ve süt verme döngüsünü iki kez yaşadıktan sonra mezbahaya
gönderiliyor; “harcanmış” olarak tanımlanıyorlar ve bu halleriyle artık
ekonomik bir değerleri kalmıyor. Mezbahaya gönderilen inekler’in bir kısmı o
kadar zayıf düşmüş oluyorlar ki, kendi başlarına ayakta bile duracak halleri
olmuyor. Öte yandan normal şartlarda bir ineğin ömrü yaklaşık 25 yıl.
Çin'de bir süt üretim çiftliği. İnekler başlarını bile oynatamadıkları kabinlerde neredeyse tüm gün makinelerle sağılıyorlar
Çin'de bir süt üretim çiftliği. İnekler başlarını bile oynatamadıkları kabinlerde neredeyse tüm gün makinelerle sağılıyorlar
PETA’nın verdiği bilgiye göre bugün inekler eskisine oranla
çok daha fazla süt vermelerini sağlayacak kimi müdahalelerden de geçiyorlar:
Bugün Amerika’da süt
çiftliklerinde bulunan ortalama inek sayısı 8 milyon -1950’lerdekinden yaklaşık
14 milyon daha az. Oysa 1950’de yıllık süt üretimi yaklaşık 53 milyar
litreyken, 2004’te bu miktar artmış ve yaklaşık 78 milyar litreye ulaşmış.
Normalde bu hayvanlar kendi yavrularına yetecek kadar süt üretecekken (günde
7-8 litre kadar), genetik müdahaleler, antibiyotikler ve hormonlar vasıtasıyla
her inek yılda 8000 litre süt vermeye zorlanmaktadır (yani günde ortalama 23
litre).
Süt üretimindeki bu artışın bir nedeni ıslah yöntemleri, bir
nedeni de inekleri etle beslemek ve rBGH (Genetically
engineered Bovine Growth Hormone, büyüme hormonu) vermek.
Çevre
Hayvancılık pratikleri bugün hem kaynakların kötü
kullanımına hem de çevresel felaketlere neden olmaktadır. İneklerin
beslenebilmeleri için, tahıla ve bunun için de toprağa, suya, gübreye, tarım
ilaçlarına ihtiyaç vardır. Ürünleri hasat edebilmek, hayvan yemine dönüştürmek
ve çiftliklere ulaştırmak için enerji gerekir. Ayrıca ineklerin içebilmesi için
de suya gereksinim vardır. Fabrika çiftliklerinden çıkan atıklar ve metan gazı
da çevre kirlenmesinde önemli bir rol oynar. ABD Çevre Koruma Örgütü’nün
yaptığı açıklama: “ABD’de büyük baş hayvanların atmosfere saldığı metan gazı 5,5
milyon ton, yani ABD’deki toplam metan gazı salınımının % 20’sidir.”
Dana Eti
Bir diğer mesele de dana etidir. Süt endüstrisinde doğan
buzağıların yaklaşık dörtte üçü, süt üretimine uygun olmadıkları veya sığır eti
üretimi için kullanılamayacak bir cins olmaları nedeniyle doğumlarını takip
eden birkaç gün içinde mezbahaya gönderilir.
Peki Süte İhtiyacımız Yok mu?
Süt insan sağlığı için gerekli olmak bir yana çeşitli sağlık
riskleri barındırır. Doğada insandan başka hiçbir tür bir başka türün sütünü içmez.
Yetişkin döneminde de süt içmeye devam eden tek tür yine insandır. Öte yandan hormon
ve kontaminant içeren süt ürünlerinin tüketiminin kanser ve kalp
hastalıklarıyla ilişkisi olduğu bilinen bir gerçektir.[1]
Kaynak: http://animalrights.about.com/od/animalsusedforfood/a/MilkFacts.htm
[1] Sütün insan sağlığına
zararları ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. http://animalrights.about.com/od/animalsusedforfood/a/MilkHealth.htm