resim

06 Haziran 2014

Bir Oksimoron Olarak Et Tüketen Çevreci


Hayvan Çiftçiliği ve Çevre Felaketi
Kendini çevreci olarak gören pek çok kişi küresel kirliliğin bir numaralı nedeni olarak en çok otomobil endüstrisini lanetler. (Bunu anlamak için Environment California ve Sierra Club gibi “ana-akım” örgütler tarafından yazılanlara bakmanız yeterli.) Oysa hayvan çiftçiliği, çevresel bir felaketten söz edeceksek eğer hiç kimsenin görmek, yüzleşmek ya da konuşmak istemediği en can alıcı meseledir aslında. Ormanların yok olmasının, hava ve su kirliliğinin başlıca nedeni hayvan çiftçiliğidir. Dolayısıyla et, yumurta ve süt ürünü tüketmeye devam eden bir kimse kesinlikle çevreci olduğu iddiasında bulunamaz.




Aşağıda et, yumurta ve süt ürünlerinin ekosistem üzerindeki yıkıcı etkilerinin bir özeti yer alıyor:

Su Kirliliği
Environmental Protection Agency’nin (EPA) verdiği bilgiye göre fabrika çiftliklerinden nehirlere ve göllere bırakılan atık, var olan tüm endüstrilerin toplamından daha fazla. Yalnızca ABD’de gıda olarak üretilen hayvanların dışkıları, insan nüfusununkinden 130 kat daha fazla –saniyede 43 ton. Sıradan bir domuz çiftliğinden çıkan atık, 50.000 rakımlı bir kasabadan çıkana eşit. ABD’de tavuk, domuz ve ineklerin dışkıları en az 22 eyalette 56.000 km nehri ve en az 17 eyalette de yeraltı sularını kirletmiştir.

Dahası, son dönemde ıspanak, domates, fıstık, biber, kavun vd. bitkisel ürünlere de bulaşan E. Coli, salmonella ve listeriya salgınlarının da tek nedeni tavuk, domuz, hindi ve inek dışkısıdır. E. Coli, salmonella ve listeriyanın tek bir kaynağı vardır: BOK (insana ya da hayvana ait)! En nihayetinde kimse de kalkıp bunun sorumlusunun ıspanak, domates, fıstık, biber ve kavun olduğunu söyleyemez herhalde. Bu bitkilere E. Coli, salmonella ve listeriyanın bir şekilde bulaşmasının nedeni, eti, yumurtası ve sütü için hayvanları köleleştiren ve Amerika’nın göllerine, nehirlerine ve akarsularına her yıl 13,5 milyar ton gübre boşaltmak suretiyle su yollarını kirleten insanlardır. Bu kirli su da en nihayetinde tarlalarda kullanıldığı için, E. Coli, salmonella ve listeriya önce ekinlere, oradan da tüketiceye bulaşır. Asıl ürkütücü olan ise, çiftçilerin tonlarca YAŞ hayvan dışkısını doğrudan ekinlerin üzerine püskürtmeleridir. Şundan hiç kuşkunuz olmasın: TÜM E. Coli, salmonella ve listeriya vakalarının tek nedeni hayvan çiftçiliğidir.

Et, yumurta ve süt tüketen insanların talep ettiği kara hayvanı sayısı milyarlarla ölçülmektedir. Dolayısıyla ConAgra, Smithfield, Tyson, Perdue vs. gibi şirketler bu talebi karşılamak için milyarlarca kara hayvanını SERİ ÜRETİM yöntemleriyle çoğaltmaya çalışırlar. Kendi hallerine bırakılsalar asla bu oranlarda üremeyecek olan milyarlarca kara hayvanı demek de, trilyonlarca ton dışkı demektir.

Kimyasal Kirlilik
İnsan vücuduna giren böcek ilacının en büyük kaynağı da yine hayvansal ürünlerdir; çünkü, hayvandan hayvana bulaşan hastalıkların taşıyıcısı olan sinek ve sivrisinekleri öldürmek için et, süt ve yumurta endüstrileri milyarlarca hayvanı kimyasala boğar. Bu kimyasallar hayvanın derisindeki gözeneklerden vücuduna girmek suretiyle kalıcı olarak etine yerleşir ve orada depolanır. Bitkilerden alınan böcek ilacı oranı çok azdır; üstelik suyla yıkamak suretiyle arındırmak çok daha kolaydır. Ayrıca kimyasal sorununu tamamen ortadan kaldırmak isterseniz organik bitkileri satın alma şansınız da vardır. Elbette kimyasala maruz kalmamış bazı hayvansal ürünler de bulabilirsiniz (ki bu epey zor bir şeydir çünkü hayvanlar nadiren organik yemlerle beslenirler) ancak birkaç sorun daha vardır ki bu şekilde üstesinden gelinmesi imkânsızdır: Mezbahalarda yaşanan zulüm, hayvanların köleleştirilmesi; hayvansal proteinin sağlığa zararları; kazein; kolesterol; doymuş yağlar ve trans yağ asitleri; hayvan çftçiliğine dayalı çevre kirliliği ve küresel açlık. Şu da var ki hayvanlara yedirilen tahıllara püskürtülen böcek ilacının insan tüketimine yönelik tahıllara püskürtülenden en az iki en çok yirmi kat daha fazla olması tamamen hükümetlerin bilgisi dahilindedir!

Su Sarfiyatı
ABD’de kullanılan suyun neredeyse yarısını gıda olarak yetiştirilen hayvanlar tüketmektedir. Hayatta kalmak için hiç kimsenin bir hayvanı yemesi gerekmediği düşünüldüğünde (belki kutup veya çöl iklimlerinde yaşayanlar hariç) Amerika’da bulunan suyun % 50’sinin hayvan çiftçiliği için ziyan edildiği sonucunu çıkarabiliriz. Yalnızca yarım kilo et üretmek için yaklaşık 3000 ile 9500 litre su gerekirken, yarım kilo buğday için 94 litre su yeterlidir. Tek bir etçilin beslenmesi için gereken günlük su miktarı yaklaşık 16.000 litredir. Oysa vegan bir kişi için yaklaşık 1000 litre yeterlidir.

Toprak Sarfiyatı
ABD’de ekili alanların yaklaşık % 80’i gıda için yetiştirilen hayvanlar için kullanılmaktadır. Hayvanları besleyebilmek için ABD’de her yıl 105 milyon hektar ormanlık alan yok edilmektedir ve doğrudan ineklerin köleleştirilmesine bağlı nedenlerden ötürü her yıl 7 milyar ton tarım toprağı yitirilmektedir. Et, süt ve yumurta tüketen birinin iştahını bastırmak için bir vegana oranla 20 kat daha fazla tarım alanı kullanmanız gerekir.

Yağmur Ormanlarının Yok Edilmesi
Her gün yaklaşık 87 bin hektar yağmur ormanı, ki bu neredeyse New York kenti büyüklüğünde bir alandır, yok edilmektedir. Bunun bir kısmı inekleri otlatmak için kullanılırken, bir kısmı da hayvanların beslenmesi için ekilen tarım arazilerine dönüştürülür. Bu ölçüde bir ağaç kesimi ise pek çok orman sakinini yerinden eder ya da tamamen yok olmalarına sebep verir. Bu canlılar arasında 20-30 kadar bitki türü, 100’den fazla böcek türü ve onlarca kuş, memeli ve sürüngen türü yer alır. Şu da var ki, tıpkı mercan resiflerindeki biyokütle gibi yağmur ormanlarında yetişen bitki türlerinin de, tedavisi mümkün olmadığı sanılan hastalıkların sağaltılmasında kullanılabilecek, henüz keşfedilmemiş kimyasal bileşenleri oluşturmada en çok umut vadeden yegâne kaynak olduğu dile getirilmekte. Asıl vahim olan ise, iğne yapraklı ağaçlık alanların aksine tropik yağmur ormanları bir kez yok olduktan sonra yerlerine yenisi gelmesi asla mümkün olmamaktadır.

Enerji Sarfiyatı
Et, süt ve yumurta endüstrileri fosil yakıt tüketiminin baş müşterileridir. ABD’de kullanılan tüm hammadde ve fosil yakıt kaynaklarının üçte birini hayvansal gıda endüstrileri harcar. Bu bağlamda en verimli olan bir et fabrikası, kullandığı fosil yakıt enerjisinin yalnızca % 34,5'ini gıda enerjisine dönüştürebilir. Oysa küçük bir tarım işletmesinde bu oran % 328'dir. Diğer bir deyişle, en az verim elde edilen bitkisel bir gıda bile en fazla verim alınan hayvansal gıdadan enerji verimliliği bağlamında yaklaşık on kat üstündür!

Hava Kirliliği
İster küresel ısınmanın başlıca sorumlusunun insan olduğuna inanan katıksız bir liberal olun, ister gezegenin ısınmasının doğal bir döngü sonucu olduğunu düşünen koyu bir muhafazakâr olun, sanırım hepimiz şunda hemfikir olabiliriz: Atmosfere kasıtlı olarak azot oksit, metan ve karbondioksit salmak kirletmek anlamına gelir. Ve bu kirlilik gezegenin ve üzerinde yaşayan canlıların sağlığına zarar verme potansiyeli taşır. Liberaller ve muhafazakârlar şunu çok iyi anlamalıdır ki et, süt ve yumurta endüstrisi için yetiştirilen tüm hayvanların dışkısı, atmosfere son derece zehirli olan iki madde, yani azot oksit ve metan salar. Karbondioksit faktörüne gelince, hayvanların beslenmesi için yağmur ormanlarının yok edilmesinin çevre üzerinde yarattığı yıkıcı etkiye de pek az kişi değinir. Örnek vermek gerekirse, içten yanmalı bir motorda kullanılan 1 litre benzin atmosfere yaklaşık 2,5 kg karbondioksit salar. Öte yandan tek bir hamburgerin üretilebilmesi için gereken yağmur ormanı alanının temizlenmesi ve yakılması esnasında atmosfere 75 kg karbondioksit salınır.

Çevreyi korumak istiyorsanız veganlık her zaman olduğu gibi yine en iyi ve en etkili yöntemdir. Velhasıl, et, peynir, süt ve yumurta tüketen bir kişinin çevreci olduğu asla söylenemez.


çeviri: veganist

AddThis