resim

13 Haziran 2014

Barışçıl Eylemlerin Suç Sayılması İçin Gösterilen İnanılmaz Çaba / Will Potter - TED Konuşması

11 Eyllül’ün üzerinden henüz bir yıldan daha az bir zaman geçmişti, ve ben de o sıralar Chicago Tribune’de vurulma ve cinayet gibi olaylarla ilgili haberler yazıyordum; o dönem benim için oldukça karanlık ve depresifti. Daha önce üniversite yıllarımda bazı eylemlere katılmıştım. Bu doğrultuda hayvan testine karşı olan yerel bir grubun ses getirmesine yardım etmek için aralarına katıldım. Pozitif bir şeyler yapmak açısından bunun güvenli bir yol olduğunu düşünürken bir anda her şey ters gitti ve hepimizi gözaltına aldılar. Polis, broşür dağıtırken çekilmiş bulanık bir fotoğrafımı kanıt olarak kullandı.

Hakkımda açılan davalar düştü düşmesine ancak olaydan birkaç hafta sonra kapımı iki FBI ajanı çaldı ve bana eğer protestocu grupların arasına sızıp FBI için casusluk yapmazsam adımı yerel teröristler listesine kaydedeceklerini söylediler. Size en ufak bir korku hissetmediğimi söylemek isterdim fakat dehşete kapılmıştım. Bu korkum yatıştıktan sonra bu kez de tüm bunların nasıl olabildiğini öğrenmek benim için bir saplantı haline geldi. Hiç kimseyi incitmemiş olan hayvan hakları ve çevre eylemcileri nasıl olmuştu da FBI’ın bir numaralı yerel terör tehdidi haline gelmişti.

Bundan birkaç yıl sonra Kongre, hazırladığım raporla ilgili beni ifade vermeye çağırdı. Ben de meclis üyelerine şunu söyledim: Bugünlerde herkes yeşilci olmaktan bahsederken, bazı insanlar ormanları savunmak ve petrol boru hatlarını durdurmak için kendi hayatlarını riske atıyorlar. Balinaları korumak için bedenlerini avcıların zıpkınları karşısında siper ediyorlar. Hepsi de sıradan insanlar ve İtalya’da bir anda dikenli tellere tırmanıp denek olarak kullanılan beagleları kurtaranlar da yine onlar gibi protestocular. İşte tüm bu hareketler son derece etkili ve yaygın oldukları için 1985 yılında karşı taraf eko-terörist denen yeni bir kavram icat ediveriyor ve onlara bakışımızı değiştirme yoluna gidiyor. Bu kavram resmen uyduruluyor.





Şimdi de bu şirketler, maddi kayba yol açan eylemleri terör suçuna dönüştürmek için hazırlanan Animal Enterprise Terrorism Act (Ticari Hayvan Teşebbüsleri Terörizm Yasası, AETA) ile de desteklenmeye başladı. Öte yandan pek çok insanın böyle bir yasanın varlığından haberi bile yok; ki buna Kongre üyeleri de dahil. Bu yasa tasarısı geçerken Kongre’deki üye sayısı %1 bile değildi. Çoğu dışarıda yapılan bir anma törenine katılmıştı. Eğer hayvanlar veya çevre adına olsaydı eylem biçimini terörizm olarak yaftalayacakları Martin Luther King’e methiyeler düzmekteydiler.

Destekçiler, bu yasanın aşırı uçtakilere karşı (vandallar, kundakçılar, radikaller) gerekli olduğunu söylüyorlar. Oysa tam şu anda TransCanada gibi şirketler polislere, şiddet uygulamayan protestocuları teröristlikle nasıl itham edeceklerini anlattıkları sunumlarla bilgi veriyorlar. FBI da eko-terörizmle ilgili belgeleri incelerken eylemlerin şiddet yönüne değil, aslında halkla ilişkiler yönüne bakıyor. Bugün pek çok ülkede şirketler, çiftliklerinde hayvanlara yapılan zulmün görüntülenmesinin yasadışı sayılmasını öngören kanunlar için baskı uyguluyorlar. Yalnızca iki hafta önce Idaho’da böyle bir uygulamayla karşılaştık. Ne var ki bunun gazeteciliği tehdit ettiğini ve dolayısıyla da anayasaya aykırı olduğunu gerekçe göstererek dava açtık.





Bu tarz ifşalara karşı açılan ilk dava da, bir mezbahanın hemen dışında buldozerle taşınmaya çalışılan bir ineği sokaktan geçerken gören Amy Meyer adında genç bir kadına karşıydı. Amy ise hepimizin yapacağı bir şey yapmıştı: Bu olayı kaydetmişti. Onun hikâyesini duyduğumda yazmaya karar verdim ve bu öylesine büyük bir infiale yol açtı ki davacılar tüm suçlamaları geri çekmek durumunda kaldılar.

Ancak görünen o ki, bu tür olayları ifşa etmenizi bile tehdit olarak algılıyorlar. Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası sayesinde terörle mücadele biriminin makalelerimi ve şu anda yaptığım gibi olan konuşmalarımı izlediğini öğrendim. Hatta yazdığım kitapla ilgili küçük bir not bile düşmüşler; kitabımı “ikna edici ve akıcı”olarak tanımlamışlar. Bir sonraki kitabımın tanıtımına koymak sizce de iyi bir fikir olmaz mı?

Aslında tüm bu olup bitenlerin amacı bizleri korkutmak. Ancak bir gazeteci olarak eğitimin gücüne olan inancım tam. Ve bizim de en güçlü silahımız şavkın ışığı.

Dostoyevski, insanın yaşamı boyunca ortaya koyduğu her şeyin ardında, bir piyano tuşu değil, ama bir insan olduğunu kanıtlama amacı olduğunu yazmıştı. İktidarı elinde tutanlar hakikati ve muhalifleri susturmak için tarih boyunca ve defalarca korku unsurunu kullandılar. Artık söylenmesi gerekenleri söyleme zamanı.



çeviri: veganist


06 Haziran 2014

Bir Oksimoron Olarak Et Tüketen Çevreci


Hayvan Çiftçiliği ve Çevre Felaketi
Kendini çevreci olarak gören pek çok kişi küresel kirliliğin bir numaralı nedeni olarak en çok otomobil endüstrisini lanetler. (Bunu anlamak için Environment California ve Sierra Club gibi “ana-akım” örgütler tarafından yazılanlara bakmanız yeterli.) Oysa hayvan çiftçiliği, çevresel bir felaketten söz edeceksek eğer hiç kimsenin görmek, yüzleşmek ya da konuşmak istemediği en can alıcı meseledir aslında. Ormanların yok olmasının, hava ve su kirliliğinin başlıca nedeni hayvan çiftçiliğidir. Dolayısıyla et, yumurta ve süt ürünü tüketmeye devam eden bir kimse kesinlikle çevreci olduğu iddiasında bulunamaz.




Aşağıda et, yumurta ve süt ürünlerinin ekosistem üzerindeki yıkıcı etkilerinin bir özeti yer alıyor:

Su Kirliliği
Environmental Protection Agency’nin (EPA) verdiği bilgiye göre fabrika çiftliklerinden nehirlere ve göllere bırakılan atık, var olan tüm endüstrilerin toplamından daha fazla. Yalnızca ABD’de gıda olarak üretilen hayvanların dışkıları, insan nüfusununkinden 130 kat daha fazla –saniyede 43 ton. Sıradan bir domuz çiftliğinden çıkan atık, 50.000 rakımlı bir kasabadan çıkana eşit. ABD’de tavuk, domuz ve ineklerin dışkıları en az 22 eyalette 56.000 km nehri ve en az 17 eyalette de yeraltı sularını kirletmiştir.

Dahası, son dönemde ıspanak, domates, fıstık, biber, kavun vd. bitkisel ürünlere de bulaşan E. Coli, salmonella ve listeriya salgınlarının da tek nedeni tavuk, domuz, hindi ve inek dışkısıdır. E. Coli, salmonella ve listeriyanın tek bir kaynağı vardır: BOK (insana ya da hayvana ait)! En nihayetinde kimse de kalkıp bunun sorumlusunun ıspanak, domates, fıstık, biber ve kavun olduğunu söyleyemez herhalde. Bu bitkilere E. Coli, salmonella ve listeriyanın bir şekilde bulaşmasının nedeni, eti, yumurtası ve sütü için hayvanları köleleştiren ve Amerika’nın göllerine, nehirlerine ve akarsularına her yıl 13,5 milyar ton gübre boşaltmak suretiyle su yollarını kirleten insanlardır. Bu kirli su da en nihayetinde tarlalarda kullanıldığı için, E. Coli, salmonella ve listeriya önce ekinlere, oradan da tüketiceye bulaşır. Asıl ürkütücü olan ise, çiftçilerin tonlarca YAŞ hayvan dışkısını doğrudan ekinlerin üzerine püskürtmeleridir. Şundan hiç kuşkunuz olmasın: TÜM E. Coli, salmonella ve listeriya vakalarının tek nedeni hayvan çiftçiliğidir.

Et, yumurta ve süt tüketen insanların talep ettiği kara hayvanı sayısı milyarlarla ölçülmektedir. Dolayısıyla ConAgra, Smithfield, Tyson, Perdue vs. gibi şirketler bu talebi karşılamak için milyarlarca kara hayvanını SERİ ÜRETİM yöntemleriyle çoğaltmaya çalışırlar. Kendi hallerine bırakılsalar asla bu oranlarda üremeyecek olan milyarlarca kara hayvanı demek de, trilyonlarca ton dışkı demektir.

Kimyasal Kirlilik
İnsan vücuduna giren böcek ilacının en büyük kaynağı da yine hayvansal ürünlerdir; çünkü, hayvandan hayvana bulaşan hastalıkların taşıyıcısı olan sinek ve sivrisinekleri öldürmek için et, süt ve yumurta endüstrileri milyarlarca hayvanı kimyasala boğar. Bu kimyasallar hayvanın derisindeki gözeneklerden vücuduna girmek suretiyle kalıcı olarak etine yerleşir ve orada depolanır. Bitkilerden alınan böcek ilacı oranı çok azdır; üstelik suyla yıkamak suretiyle arındırmak çok daha kolaydır. Ayrıca kimyasal sorununu tamamen ortadan kaldırmak isterseniz organik bitkileri satın alma şansınız da vardır. Elbette kimyasala maruz kalmamış bazı hayvansal ürünler de bulabilirsiniz (ki bu epey zor bir şeydir çünkü hayvanlar nadiren organik yemlerle beslenirler) ancak birkaç sorun daha vardır ki bu şekilde üstesinden gelinmesi imkânsızdır: Mezbahalarda yaşanan zulüm, hayvanların köleleştirilmesi; hayvansal proteinin sağlığa zararları; kazein; kolesterol; doymuş yağlar ve trans yağ asitleri; hayvan çftçiliğine dayalı çevre kirliliği ve küresel açlık. Şu da var ki hayvanlara yedirilen tahıllara püskürtülen böcek ilacının insan tüketimine yönelik tahıllara püskürtülenden en az iki en çok yirmi kat daha fazla olması tamamen hükümetlerin bilgisi dahilindedir!

Su Sarfiyatı
ABD’de kullanılan suyun neredeyse yarısını gıda olarak yetiştirilen hayvanlar tüketmektedir. Hayatta kalmak için hiç kimsenin bir hayvanı yemesi gerekmediği düşünüldüğünde (belki kutup veya çöl iklimlerinde yaşayanlar hariç) Amerika’da bulunan suyun % 50’sinin hayvan çiftçiliği için ziyan edildiği sonucunu çıkarabiliriz. Yalnızca yarım kilo et üretmek için yaklaşık 3000 ile 9500 litre su gerekirken, yarım kilo buğday için 94 litre su yeterlidir. Tek bir etçilin beslenmesi için gereken günlük su miktarı yaklaşık 16.000 litredir. Oysa vegan bir kişi için yaklaşık 1000 litre yeterlidir.

Toprak Sarfiyatı
ABD’de ekili alanların yaklaşık % 80’i gıda için yetiştirilen hayvanlar için kullanılmaktadır. Hayvanları besleyebilmek için ABD’de her yıl 105 milyon hektar ormanlık alan yok edilmektedir ve doğrudan ineklerin köleleştirilmesine bağlı nedenlerden ötürü her yıl 7 milyar ton tarım toprağı yitirilmektedir. Et, süt ve yumurta tüketen birinin iştahını bastırmak için bir vegana oranla 20 kat daha fazla tarım alanı kullanmanız gerekir.

Yağmur Ormanlarının Yok Edilmesi
Her gün yaklaşık 87 bin hektar yağmur ormanı, ki bu neredeyse New York kenti büyüklüğünde bir alandır, yok edilmektedir. Bunun bir kısmı inekleri otlatmak için kullanılırken, bir kısmı da hayvanların beslenmesi için ekilen tarım arazilerine dönüştürülür. Bu ölçüde bir ağaç kesimi ise pek çok orman sakinini yerinden eder ya da tamamen yok olmalarına sebep verir. Bu canlılar arasında 20-30 kadar bitki türü, 100’den fazla böcek türü ve onlarca kuş, memeli ve sürüngen türü yer alır. Şu da var ki, tıpkı mercan resiflerindeki biyokütle gibi yağmur ormanlarında yetişen bitki türlerinin de, tedavisi mümkün olmadığı sanılan hastalıkların sağaltılmasında kullanılabilecek, henüz keşfedilmemiş kimyasal bileşenleri oluşturmada en çok umut vadeden yegâne kaynak olduğu dile getirilmekte. Asıl vahim olan ise, iğne yapraklı ağaçlık alanların aksine tropik yağmur ormanları bir kez yok olduktan sonra yerlerine yenisi gelmesi asla mümkün olmamaktadır.

Enerji Sarfiyatı
Et, süt ve yumurta endüstrileri fosil yakıt tüketiminin baş müşterileridir. ABD’de kullanılan tüm hammadde ve fosil yakıt kaynaklarının üçte birini hayvansal gıda endüstrileri harcar. Bu bağlamda en verimli olan bir et fabrikası, kullandığı fosil yakıt enerjisinin yalnızca % 34,5'ini gıda enerjisine dönüştürebilir. Oysa küçük bir tarım işletmesinde bu oran % 328'dir. Diğer bir deyişle, en az verim elde edilen bitkisel bir gıda bile en fazla verim alınan hayvansal gıdadan enerji verimliliği bağlamında yaklaşık on kat üstündür!

Hava Kirliliği
İster küresel ısınmanın başlıca sorumlusunun insan olduğuna inanan katıksız bir liberal olun, ister gezegenin ısınmasının doğal bir döngü sonucu olduğunu düşünen koyu bir muhafazakâr olun, sanırım hepimiz şunda hemfikir olabiliriz: Atmosfere kasıtlı olarak azot oksit, metan ve karbondioksit salmak kirletmek anlamına gelir. Ve bu kirlilik gezegenin ve üzerinde yaşayan canlıların sağlığına zarar verme potansiyeli taşır. Liberaller ve muhafazakârlar şunu çok iyi anlamalıdır ki et, süt ve yumurta endüstrisi için yetiştirilen tüm hayvanların dışkısı, atmosfere son derece zehirli olan iki madde, yani azot oksit ve metan salar. Karbondioksit faktörüne gelince, hayvanların beslenmesi için yağmur ormanlarının yok edilmesinin çevre üzerinde yarattığı yıkıcı etkiye de pek az kişi değinir. Örnek vermek gerekirse, içten yanmalı bir motorda kullanılan 1 litre benzin atmosfere yaklaşık 2,5 kg karbondioksit salar. Öte yandan tek bir hamburgerin üretilebilmesi için gereken yağmur ormanı alanının temizlenmesi ve yakılması esnasında atmosfere 75 kg karbondioksit salınır.

Çevreyi korumak istiyorsanız veganlık her zaman olduğu gibi yine en iyi ve en etkili yöntemdir. Velhasıl, et, peynir, süt ve yumurta tüketen bir kişinin çevreci olduğu asla söylenemez.


çeviri: veganist

AddThis