Aşağıda Dr. Steven (Steve) Best’in ilk önce Almanca çevirisi yayınlanan ve 2014’ün sonuna doğru da İngilizce olarak yayınlanacak olan Total Liberation: Revolution for the 21st
Century başlıklı yeni kitabının giriş bölümünde yer alan “Crisis and the
Crossroads of History” başlıklı metninin çevirisini sunuyoruz.
Kriz ve Tarihin Dönüm Noktası
Bu
kitapta yer alan denemelerin amacı, şu an içinde bulunduğumuz distopik ve
apokaliptik zamanlara özgü küresel bir toplumsal ve ekolojik krize karşı, 21.
yüzyıla uygun topyekûn devrimci politikalar sunabilmek.
Bugüne
dek süregelen tüm siyasi yaklaşımlar ve toplumsal hareketler, insan olmayan
hayvanlar karşısında bütünsellikten uzak, zayıf, dışlayıcı ve gerileştiren bir tutum
sergilemişlerdir. Son otuz yılda toplumsal adalet mücadelesi verenler ile
çevreciler arasında, insanlara ve çevreye yapılan saldırıların arkasında büyüme
odaklı kapitalist bir sistem olduğuna dair kanının yaygınlaşmasıyla, muğlak bir
ittifak oluştuğunu görüyoruz. Ne var ki
barış, adalet, haklar, eşitlik ve birlik gibi ilerlemeci değerlerin sağlamlaştırılmasında,
ekolojik toplumlar oluşturmada ve insanların hem diğer hayvanlara hem de
gezegene karşı yabancılaşmasının üstesinden gelebilmemizde son derece büyük bir
potansiyele sahip olan vegan ve hayvan hakları/özgürlüğü hareketlerine karşı,
bu ittifakın her iki tarafının ortak bir kayıtsızlık içinde olduklarını görüyoruz.
İttifak
politikaları aslında başlı başına bir handikap; çünkü insanlar çoğu zaman, diğer
hareketleri desteklemektense ki bunların başında cehalet nedeniyle
küçümsenenler gelir, genellikle kendi davalarına odaklanma eğilimindedirler.
Artık bu durum değişmeli ve yeni politik ideolojiler, taktikler ve gruplar oluşturulmalı;
çünkü şimdiye dek denenenlerin hiçbiri sonuç vermedi ve verecek gibi de
gözükmüyor. Burada söz konusu olan, insanın varoluş biçimine uyum sağlayabilmek
için sınırlarını sonuna dek zorlayan; gerekirse tüm insanlığı sırtından atmaya,
bizim olmadığımız bir evrim sürecini kaldığı yerden devam ettirmeye hazır olan
bu gezegende bir geleceğimiz olup olmadığı. İşte bu yüzyıl, önümüzdeki birkaç
on yıl ve hatta birkaç yıl bu bakımdan hayati bir önem taşıyor; çünkü bugün
yaptıklarımız veya yapamadıklarımız, önümüzdeki bin yılda gezegendeki tüm
türlerin, bizim ve evrim tarihinin kaderini belirleyecek. Durum o kadar acil
ki, artık kaybedecek bir dakikamız bile yok; ya şimdi harekete geçeceğiz, ya da
öleceğiz.